İNSANOĞLU DEĞERİNİ BİLMEK İSTER
İnsanoğlu, doğduktan yaklaşık altı ay sonra değerli olduğunu hissetmeye ihtiyaç duyar. Ebeveynleri ve çevresi tarafından sevildiğini bilmeyi kendisine gösterilen ilgi ve ağladığında ihtiyaçları karşılandığında hisseder.
Bu değerli hissetme ihtiyacı bir yetişkin olduğunda da temelde değişmez, sadece şekil değiştirir. Değerli olduğunu hissedebilmek içinse kendisi için önemli olan kişilerin bu değeri göstermesini veya söylemesini bekler. Bu da aslında geri bildirim almaktır. Yani verdiği değerin karşılık bulup bulmadığını bilmektir bu geri bildirim dediğimiz şey.
Fakat Türk insanı ne kadar sıcak kanlı ve beden dilini iyi kullanan bir ırk olsa da iş değer bilme ve/veya gösterme kısmına geldiğinde bunu rahatlıkla ifade edemediğini görürüz. Öte yandan arkadaşlarımızın, ailemizin veya etrafımızdakilerin davranışının/söyleminin bizi nasıl etkilediğini, bizde ne hisler uyandırdığını karşı tarafla oturup konuş(a)mayız hiç. Oysaki “ben dilini” kullanmak gerekir. Yani “bana değerli olduğumu hissetmiyorsun “deriz de “Kendimi değerli hissetmiyorum” demeyiz pek. Toplum olarak “sen dilini” kullanmaya alışkınızdır.
Bu durum iş hayatında geri bildirim dediğimiz şeyden farklı değil. İş insanı ne konumda olursa olsun değerinin ne olduğunu veya değerli olup olmadığını açıkça bilmek ister. Bilinmezlik, değersizlik duygusu kadar insanı rahatsız eden bir duygudur. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilememek belirsizliğin doğurduğu en büyük handikaplardan biridir. Bu handikabı aşmak içinse birilerinden bir şeyler duymaya ihtiyacımız vardır. Harekete geçmek, durmak, farklı yapmak, aynen devam etmek ve daha bir sürü eylem başkalarından aldığımız geri bildirimlerle şekillenen süreçlerdir. İş insanları üzerinden yapılan bir araştırma sonucu çok çarpıcı olduğu gibi bu söylemi destekler niteliktedir. İnsanların %92’si üslubu yapıcı olmak kaydıyla olumsuz geri bildirim almak istediklerini söylemektedir.
Geri bildirim çoğunlukla olumsuz durumlarda kullanılan bir iletişim aracı olarak bilinmektedir. Geri bildirim hem iyi sonuçları hem de yeterli olmayan sonuçları oluştuğunda kullanılması gereken bir iletişim modelidir. Geri bildirim ile ilgili doğru bilinen birçok yanlış anlayışta mevcuttur. Örneğin, geri bildirim sadece üstün asta uyguladığı bir iletişim modeli değildir. Kişi odaklı değil durum odaklı olmalıdır. Genel değil spesifik bir durum için verilir. Geri bildirim bir performans değerlendirmesi ya da had bildirme değil, gelişim ve dönüşüm zamanlarında da geri bildirim verilir.
Geri bildirim verirken mevki veya rol ne olursa olsun temelde iki noktaya çok dikkat edilmelidir. Geri bildirim verirken amaç karşı tarafın durumunu iyileştirme ve bu durumdan dolayı sorumluluk duymayı gerektirir.
Bildiğimiz anlamıyla medeniyetin geldiği noktanın iletişim sayesinde olduğu gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda daha fazla geri bildirim vermeye ve geri bildirim almaya daha çok ihtiyacımız olduğu aşikardır.
Şirketler çalışanlarından şirketin gelişimine yönelik düzenli olarak geri bildirim almayı, yöneticiler ise özellikle genç çalışanlarına gelişim için geri bildirim vermeyi alışkanlık haline getirmelidir. Aileler ise çocuklarına gelişimlerinin en önemli noktasının doğru geri bildirim vermekte olduğunu bilerek iletişimlerini sıcak ve yapıcı tutmalıdır.
Tarafların karşılıklı olarak zihinlerinin içinde dolaşan fikirleri tahmin etmeye değil bilmeye ihtiyaçları vardır. Bu bilme ve bildirme ihtiyacı da kişilerin davranış modellerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmelidir.
Sevgilerimle
Didem Tınarlıoğlu